Zekat Nedir?
Zekât, lügatte bereket, nemâ, temizlik ve saf olmak manalarına gelir. Zekât senelik mali bir ibadettir ki Cenâb-ı Hakk’ın emrine itaat için, Müslümanların zenginlerinin seneden seneye mallarından kırkta birini; Allâhü Teâlâ’nın tayin ettiği sekiz sınıftan birine vermelerinden ibarettir.
Zekat Kimlere Verilir?
Bu sekiz sınıf Tevbe Sûresi’nin 60. âyeti kerîmesinde bildirilmiştir (meâli): “Sadakalar, ancak fakirlere, yoksullara, onun üzerine (zekâtın tahsiline) memur olanlara, müellefe-i kulûba (kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlara), (âzad edilecek) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara, yolda kalmışlara mahsustur…” buyrularak bu sekiz sınıf bildirilmiştir.
Nisâba mâlik olan kimseye zekât vermek câiz değildir. Ancak, ilimle meşgul olan alimlere ve talebelere de zekat verilir. Onların öğrettikleri ilim, din ilmi, öğrenilmesi farz-ı ayn veya farz-ı kifâye olan ilimdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “İlim öğrenene zekât vermek câizdir. Velev ki kırk yıllık nafakası olsun!” buyurmuştur.
Zekat Miktarı
Zekât, İslâm’ın beş şartından birisidir. Hür, akıllı, bâliğ (ergen) ve nisâb miktarı mala mâlik olan Müslümânın zekât vermesi farzdır. Zekâttaki bu nisab miktarı da 80,18 grama tekabül etmektedir. Aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından başka, 80,18 gram altını olanlar veya bu değerde nakit para ve ticaret malına sahip her Müslüman, yılda bir defa zekât ibadetini yerine getirir.
Nisâb miktarının sene içinde eksilmesi, zekât vermeye mâni değildir. Nisâb miktarının senenin başında ve sonunda mevcut olması yeterlidir. Zekât verirken veya vermek üzere ayırırken kalbi ile zekâta niyet edilmesi lâzımdır. Dil ile söylemek kafi değildir.
Mahsüllerin Zekatı: Öşür
Araziden çıkan mahsulün zekâtına, Arapçada onda bir demek olan öşür denilmiştir. Çıkan on mahsulden birini öşür vermek âyet, hadîs ve icmâ ile sabit olan bir farzdır.
Âyet-i kerîmede (meâlen): “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz (helâl) lerinden infâk edin (zekât ve öşür verin). Gözünüzü yummadan (sıkılmadan) alıcısı olmadığınız şeylerin fenasını vermeye yeltenmeyin. Ve bilin ki Allah Ganî ve Hamîd’dir.” buyurulmuştur. (Bakara Sûresi, âyet 267)
Bir arazi, yağmur, çay veya ırmak sularıyla sulanırsa mahsulatın onda biri nispetinde öşür verilir. Satın alınan sularla veya hayvanla taşınan suyla ki, bu uzun meşakkatli ve masraf manalarına geliyor, bu yollarla bütün sene veya senenin yarısından fazla sulanırsa, yirmide bir nispetinde öşür verilir.
Öşür, Masraflar Çıkarılmadan Hesaplanır
Tohumlar veya amele ücretleriyle sair masraflar öşürden çıkarılmaz. Öşürde, arazi sahibinin akıllı, bâliğ (ergen), zengin olması şart değildir. Öşürde itibar, arazi sahibine değil, araziyedir. Yani, mal sahibi; çocuk, deli veya fakir de olsa öşür ile mükelleftir.
Altın, gümüş, para ve ticaret mallarından, yılda bir defa zekât vermek lâzımken; arazide yılda kaç mahsul elde edilirse, hepsinden ayrı ayrı öşür vermek lâzımdır. Diğer malların zekâtında, malın-paranın üzerinden bir yıl geçmesi şart olduğu hâlde, mahsullerde bir yıl geçmesi icap etmez.
Bal, ceviz, susam, fındık, fıstık, çam fıstığı, payam (badem), zeytin ve benzeri yağlı maddeler ile pamuk, palamut, pelit, keten tohumu, şeker kamışı, şeker pancarı, çay yaprağı ve benzeri mahsullerden öşür verilir.
Çayır otu, dut, fesleğen yaprağı, buğday, mısır, pirinç, nohut, mercimek, bakla, fasulye, soğan, sarımsak, kavun, karpuz, salatalık, üzüm, incir, elma, armut, şeftali, erik gibi her türlü meyvelerden; yulaf, fiğ, burçak gibi her türlü hayvan gıdasından öşür verilir. Öşrü verilen üzüm bağının içinde meyve ağaçları olsa veya bağ arasında soğan, sarımsak ekilse, ‘o ağaçların meyvelerinden, soğan ve sarımsaktan’ da öşür vermek lâzımdır.
Öşür arazisi içinde, ekilmediği hâlde kendiliğinden çıkan mahsulden de öşür verilir. Hülâsa İmâm-ı A’zam buyuruyor ki: Yerden, araziden elde edilen mahsulün azında da çoğunda da öşür farzdır.